Damla damla birikti -yine- buğulu camın ardında sözlerim.
1. Sadece hayallerimi damıtmadan
anlattım. Yoğunluğundan bir şey kaybetmesin diye.
2. Su, kayaları döver durur sonsuzca.
Kayalar uslanmaz, keskinleşir daha da.
3. Söylenenlerin uğultusu çınlatırken
kulaklarımı, söylenmeyenlerin fısıltısı öfkemi bileyliyor.
4. Sözlerimin sivri uçları yumuşak
yaşamlara batıyor.
5. Benim yumuşak karnım, sizin baş tacı
yaptığınızdır.
6. Gardım her zaman yüksektir. Bana
yazılan reçetelere karşı, bakış açımın sağlı sollu perdeli olması bu yüzden.
7. Kuyu gibi derin bir uykuya düştüm.
Düşümde kuyunun dibini gördüm.
8. Camdan sözcüklerim de var. Kırılgan
olmalarının yanında kesici…
9. İçimde, derinlerde bir yerde bana ait
olup olmadığını bilemediğim bir el, olmak ile ölmek arasındaki dengeyi
kanırtıyordu.
10. Bir yanım yoğunlaşırken diğer yanım
seyreliyordu. Garip! Bazen ikisinin de nedeni aynı şey oluyordu.
11. Dünya, küçük bir azınlığın
cinnetlerini yutması / yutkunması sonucunda birilerinin gözünde cennet gibi
duruyor.
12. Hayata ve insanlara dair tüm
algılamalarım çarpıtılmış ve bozunmuştu. Lunaparklardaki, insanı şekilden şekle
sokan o güldüren aynalara bakıyordum sanki. Bakıyordum ama gülmüyordum.
Korkuyordum.
13. Bir
hayale bir ömür adayanlar gördüm. Elleri bomboş...
Bir
hayale bir ömür arayanlar gördüm. Dilleri bomboş...
14. Boyama kitaplarındaki çizgi
karakterler gibiyim. İsteyen, istediği gibi boyuyor beni. Gerçeği bilmiyor
hiçbiri.
15. İnsanlar yalnızlıklarını üzerime
sıçratıyor.
16. Suluboya bir resim gibiydi varoluşum.
Onu meydana getiren şey, aynı zamanda çözülüp dağılmasına da yol açabiliyordu.
17. Çukurları tamamıyla dolduran tek şey,
karanlıktır.
18. Nasıl ki sözcükleri sürekli
tekrarlamak anlamın kaybolmasına yol açıyorsa, sürekli aynı şeyleri yaşamak da
hayatı anlamsızlaştırıyor.
19. Bazıları apaçık anlatır kendisini;
bazılarıysa tıslar.
20. Sarıydım ilkin; ışıyan güneş,
ilkbaharı müjdeleyen papatya, papatyada bir arı. Sarıyım şimdi; sonbaharda
ağaç, ağaçta yaprak, yaprakta sarı.